2 Ekim 2014 Perşembe

ZEVZEK GÜNLÜK!

*Kendimi mason ayininde makrube ikram eden hintli geyşa gibi hissediyorum...

*Bir şeye bağlı değilde bağımlı olduğumuzda onu er yada geç bırakmak zorunda kalırız sevgiyi zarara çeviren tek ayrım arada kalmış iki harftir!

*Bu yapısız içsellikten yoruldum,beynimin sol yanını vakumlayıp,beni çekemeyen anten taksın seviyesine getirmeyi planlıyorum!

*1 ayda 23 kilo verdiren çayi denedim. sayesinde görünmezlik formülünü denemiş oldum artik profilden bakinca yogum!

*İçim içime sığmadığı zamanlarda ne var ne yok komple boşaltip yerine daha basit daha ufak birşeyler koyuyorum! Yoksa kendime yer kalmıyor...

*Bendeki bu şansla tanıdık yok diye neverland a gitsem peter pan eski sevgilimin reenkarnesi çıkar. ciddiyim!

*Küçükken hayallerime kendimden daha çok inanırdım.büyüdüm hayallerime olan inancımıda yitirdim!  bir gün rastlarım belki kendime!

*Bazı arkadaşlarımın gizli psikopat olduklarını düşünüyorum elimdeki tek somut kanıt benimle olan arkadaşlıkları!

*Bazen de sadece susarsın!ve yazarsın suskunluğunu bagırabilmek için!

*Adalete olan inancım kapısı ve penceresi olmayan bir odada yardim beklemek gibi! Birilerinin duvarları yıkması gerekebilir!

*Bencilizdir! Birini sevdigimizde onun bizden evvel sevmiş oldugu ihtimaline katlanamayiz.bizim kalbimiz bakirmiş gibi!

*İnsanlar terkedildikten sonra harcadıkları enerjiyi ilişkilerine yaysalar ayrılık olmaz he ben diyimde.

*Son zamanlarda direndiğin tek şey gözyaşların, tutunduğun tek şeyde onlara sebepse ağla haline açılırsın!

*Ne kadar anlatsam o kadar hatalıym,ne kadar sussam o kadar iyi! haykırışım bilinçaltına bir yeni mesaj. ne zaman ses yok olur o zaman okunur!

*Kaynar su ile yıkanmış beyinlerin , kolu paçası kısa hayalleri!

*Kötücül zeka:bana balık tutmayı öğretme pişir ellerinle de yedir!

*İnsan bazen taklitlerinden öyle bi tiksinir ki  onlara benzememek için kendini değiştirir!

*Pepee cilalı ibonun çocukluğunu anlatan bir belgesel .ebet.

*Bi bakmışsın olmak istediğin kadın olmayı unutup, başkalarının olman gerektiğine inandırdıkları insan olmuşsun...

28 Eylül 2014 Pazar

AYNALI YOL

Zamanın olmadığı, kararın doğmadığı bir yerde çırılçıplak koşarken buldum kendimi.Yaşam ormanı yazan tabelanın yanından hızlıca ilerlerdim,güldükçe ısınan, ağladıkça soğuyup kararan bir yer burası.
 Bu ormanın en vahşi ve yırtıcı hayvanı ise ne yazık ki ben ve neslim olan insan...koştukça bu ormanda bana taa en başında unutturulan her şeyi kulağıma fısıldıyor sanki rüzgar, mesela şuan konuşabildiğimi söyledi
-heeeyyy beni duyabiliyor musunuz ?neden bütün insanlar sırtını döndü? az önce yani sesim çıkmazken hepsinin yüzü bana dönüktü.Neyse...yorgunum,ama inatla koşmaya devam ediyorum...bir dakika ,buda ne? Orman bitti şimdi nereye gidicem?
 Önümde ben baktıkça beliren yollar var, hangisinden gitmeliyim? Nefesim daralıyor sanki,
ciğerlerimden oksijen yavaş yavaş emiliyor...Kafamı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum,yapamayacağım sanırım geri dönmeliyim...korkuyla arkamı dönüyorum ki orman kaybolmuş...geriye kalan sadece ayak izlerim, ne ağaç var ne gökyüzü...bir daha hatırlıyorum unuttuklarımı,bir daha fısıldıyor bana rüzgar ''seç yolunu orman orada'' diye...-duuurr!gitme, orada derken?,tam olarak nerede? yani hangi yoldan gidersem varıcam ormana? -heyyy ordamısın?offf yine gitti.Ardından bir ses duyuyorum o kadar şiddetli ki yeri yarıp beni içine alacak sanıyorum,gökyüzü yarılıyor ,ışıklar çıkıyor;
-ben!ben evet !''buradayım ''diyorum ellerimi sallayarak, kaybolduğuma o kadar eminim ki,birazdan göğe yükselicem ve beni alacaklar,''sen ''evet ''sen''seçilmiş olan! diyecekler sanıyorum ki ,ses kesiliyor ve ben hala buradayım...bi dakika ,bu da ne? yerde bir kitap görüyorum  içini açıp baktıgımda sadece tek bir sayfasının dolu olduğunu görüyorum ve tek bir satır, ''özünü bil yolunu seç''...
özüm? evet,özümü  biliyorum yahu korkak ,şaşkın ve çaresiz. yolum peki ya yolum hangisi? diğer sayfalarını hızla açıyorum ,ne görebilirim ,tabi ki hiçbişi, bomboş !bi dakika ya ,e en son sayfada
‘’öleceksin’’ diyor! nasıl yani? e daha yeni gelmiştim? zaten bitecekse niye buradayım ki? bu soru, zihnimde kaç saat ,kaç gün ,hatta kaç ay durdu bilmiyorum ,ama ben susuz ,aç ve yapayalnız yolların başında put gibi  durup bekliyorum.
en sonunda doğruluyor ve bir adım atıyorum, ben adım attıkça kitapta yeni yazılar beliriyor, gözüm kapalı önümdeki ilk yola giriyorum. Bu yolda suratı asık,agzı pis bir adam beliriyor! göbeğine bantladığı kumandası ve elllerinden  tuttuğu çocuklarla bana -''nerede kaldın be kadın'' diyor? yav! sen kimsin be adam ?ne oluyor? nasıl bir yol burası?
yoo dostum yoo buraya isteyerek girmiş olamam!. Kitabı açıyorum, sayfayı çeviriyorum ve şunlar yazıyor.''her zaman ikinci bir şans vardır''. - e oldu o zamaaan ben çıkıyorum bu yoldan. Hadi abicim hoşçakal, yengeye selamlar.Bu arada  çocukta altına sıçmış sanırım bi el atıver hadi güzel abim.
-küfür mü etti o bana?
-terbiyesiz!

Neyseee
-eee şimdi napıcam ? başladığım yerdeyim,ama bir yolu eledim, Peki ya diğerleri? O an ellerime bakıyorum, değişmiş gibiler

sanki yıpranmış ve şişmişler.Bu defa derin bir nefes alıp  açıyorum gözlerimi ve yere sağlam basarak yeni bir yola  giriyorum, amanın bu da ne ?
Beni çok yakışıklı bir adam karşılıyo, ceketimi alıp asıyo ve masama doğru bana eşlik ediyo -kahvem evet kahvem de geldi nede güzel bir şey bu ! dosyalar, eveett hazır. yahu ben bu kadar çok şeyi nereden biliyorum?.Yok artık birde  kasam mı var? içindede tonla para ,bak sen bana yav beni gidi beni heyt be !.
-iyide ben bu duruma nasıl geldim ?
Yani tamam insanlar bana saygı duyuyo,çok param var,ama kimsem yok mu benim yahu? herkes bana hanımefendi diye sesleniyo, canım ,bitanem,bebeğim diyen yok mu?...
-kitap evet kitap! kendimi bu ciddiyete ve yaşama o kadar kaptırmışım ki kitabı unuttum belki, o bana yardım eder .Heh evet!
-diyo ki ''40 yaşına geldin(yuh)evlenip çocukta yapmadın,bari iki kedi alda yaşamın şenlensin''! neee 40 mı ?ne ara 40 oldum yahu?iyidik böyle .Daha sivilcem çıktı diye bunalıma girmedim, sarhoş olup kendimi rezil etmedim, hem sahilde gitar çalıp beni tavlamaya çalışan yaz aşklarım  bile olmadı yahu!-hayır hayır! bu benim seçimim olamaz!
-lütfen !lütfen! lütfen! bi şans daha?
-Hey biri ışıkları açabilir mi? burası çok karanlık,hey size diyorum! ayıp oluyo ama...- heh tamam.Böyle daha iyi. Yıldızlar...iyi ki varlar
.-eee yanımda biri var ! ''süper bu defa yalnız çıkmıycam yola''- heyyy merhaba?
yanımdaki adam bana gülümsüyor, ama sağdece bir yanını görebiliyorum ,diğer yanı karanlıkta kalıyor .-şeyy acaba diyorum, bana bu yolda eşlik edermisin? ben bi başıma çok korkuyorum da hem çokta yorgunum ,belki arada sana yaslanıp dinlenebilirim? -Tabi sende bana dayanırsın yorulunca ne dersin? ''tabi ki'' diyor adam. ''Yolun sonuna dek yanındayım! ama benim yolumdan gidelim?
''olur'' diye atlıyorum! -neden olmasın!
Yol boyunca oynaşıyor benimle adam aman aman,nasılda tatlı dilli öyle!
yerim...Ama her nedense  hep, tek bir yanını görüyorum yüzünün,diğer yanını ise hiç  dönmüyor bana.
Günler,aylar böyle geçiyor... Bir sabah kalkıyorum ve denize doğru gidiyorum,kenarında durup deriiin bir nefes alıyorum, oh be diyorum ,oh be! ama, tam o anda sanki aldığım nefesle ufak iğneler çekiyorum içime ,organlarım birbirine çarpıp , feryad ediyor. Bir an yaşam ormanındaki o temiz hava geliyor aklıma, ''hayır'' diyorum!bu ona benzemiyor!.bu yaşam,sanki korku gibi kokuyor!.derken arkamı dönüyorum ki adamım bana bakıp gülüyor,ama bu defa bana göstermediği yüzüyle,
hayır! hayır! -itme beni düşücem yüzme bilmiyorum...dinlemiyor, çırpınışlarım ,çığlıklarım ve gözyaşım tuzlu suya karışırken,o arkasına bakmadan gidiyor!tamam ya diyorum, bitti! buraya kadarmış! kitabın son sayfasına geldik işte!
Tam o sırada birde bakıyorum ki hala suyun üzerindeyim,- eee demek ki yüzme biliyorum ben! biliyorum ancak,bildiğimi bilmiyorum!
Her hatayıda bu yüzden yapıyorum ya...
Suda ağ öğren örümceklerle karşılaşıyorum,bir selam çakıp devam ediyorum,
tuhaf,ama bu defa beni attığı yere dönmek yerine ,başka bir kara olduğuna inanıyorum .Zaten dönersem,bu defa beni kesin öldürür.-heyyy buda ne? bir tahta parçasının uzagından,birbirinin peşi sıra giden çin balıkları bunlar, fazla yaklaşmıyorlar ki tabuttaki balık dirilerin ruhlarınıda kapmasın!...evvet  sonunda bir kara parçası bulup çıkıyorum, tabi bacağıma yapışan örümcek ağıyla beraber!
-Eee buda ne? burası benim başladığım yer,yine mi yollar?-? yaaa kitap evet kitap! nerede?-heh! burada! açıyorum, bu defa içinden bir ayna çıkıyor,ilk defa aynaya bakmıyorum elbet,ama ilk defa kendimi görüyorum...
Saatlerce,hatta günlerce kendimi izliyorum aynada,her bir çizgimi,yüzümdeki her lekeyi ayrıntısıyla biliyorum artık.Ve bir gün,aynada başka bir yüz daha görüyorum,kendine değil,aynadan bana bakan bir yüz...garip...ne de çok benziyoruz onunla,sanki yıllar önce kaybettiğim erkek ikizim bu yahu! konuşmadan,uzunca bi süre öylece aynadan bakıyoruz birbirimize sonra, indiriyorum aynayı,dönüyor yüzüm ona.Bakıyorum gözlerine,kendimi görüyorum...Ve bana diyor ki ''kendimi sende görebiliyorum''göz oluyoruz birbirimize ,birde kalem buluyoruz ,sesimizi duyurabilmek için yerden, açıp kitabı, yazmaya başlıyoruz birlikte.
yollar mı?onlar hep orada! bir başkaları geçsin!yenilsin,yada yenilensin!diye.Biz,yeni bir yol bulduk beraberce... yaşadıkça açılan kapılar var önümüzde, -hayır! bu defa anahtarın gökten  inmesini beklemiyorum!...





171

Bütün gün 171 i aradım durdum. Maksimum bekleme süresince bekletildim ve meşgule alındım.Oysa ki ne umutlarla aramıştım, sanki telefonda  ilahi bir ses bana içme diyecek ve gözlerimde halkalar belirip emrederseniz deyip kapatacaktım o telefonu!Her şey bi yana merakta ediyordum açıkçası nasıl bıraktıracaklardı bana? Beni de geçtim yılların tiryakilerine şu sigarayı, biraz gizem katmak gerekirse cümlelerime sanırım bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim... Çünkü bir daha aramayacağım kardeşim! Zamanımı çaldılar! Oysaki o zaman diliminde odamda oturup boş, boş duvara bakabilirdim ya da televizyonun karşısına geçip,her zaman yaptığım gibi  haberleri açıp ,sesini kapatıp ,sunucunun mimiklerine Gökhan Semiz uyarlamalı replikler yazabilirdim ! Veya en son kim bana ne yapmıştı diye düşünüp ,uzattığım tırnaklarımın kenarlarındaki etleri yiyebilirdim!.Gördünüz mü tamamen değerli zamanımdan çaldılar.davacıyım!...Oysaki her gece sigarayı bırakıyorum, ağzımda bıraktığı tat  ,hastalık kaygısı ,daha düzenli bir hayata geçişteki ilk seçenekmiş gibi. Hem o zaman uykumu da düzene sokarım ,sonra sabahları erkenden kalkıp spor yaparım eee madem bu kadar dikkat edıyorum beslenmeye de önem verelim değil mi ama? Vay anasını !ben bütün bunları sigarayı bırakıp yaparsam cidden hasta olmam herhalde. Yani en azından hastalıklarıma bir kardeş daha eklenmez...Çözüm olmasa da çareyi filtre kullanmakta buldum bir süredir ve doğrusu karşılaştığım manzara hiçte keyif verici değil !İçime her çekişim de biraz daha kararıyor filtre, bide diyorum ki en azından bu kadar kardayız.Tamda böyle bir andayım işte ve düşündüm de ilişkilere da bi filtre gerek! madem bi anda kurtulamıyoruz, tamamen kafamızda bitirmeden çıkaramıyoruz hayatımızdan ,içimize her çektiğimizde bizi daha da zehirliyor! Tak filtreyi azalsın acın! Ve her çekişinde görebil sana verdiği zararı. Gör ki bir yıl daha çekersen içine ,seni nasılda hasta edeceğini !... Ama ilişkilerde dudak tiryakilerine lafım yok ! Sizlerin zaten filtreye ihtiyacı da yok!...Biz filtreye ihtiyaç duyanlar siz dudak tiryakilerinin kurbanı... 

26 Eylül 2014 Cuma

AŞK BAYTARIN DA HERHANGİ BİR GÜN

Bu Kader hanımın köpeği ''şanslı''

Bu Kısmet hanımın köpeği'' değerli''


Bu da Sevgi hanım...köpeği öldü!  

  


                                                                                                                                    Lila.